Yapay Sfinkter
Yapay sfinkter nedir?
Yapay sfinkter, mesane çıkışında idrar tutmaya yarayan adelenin hasar görmesi durumunda kullanılan bir cihazdır. Vücudun kabul edeceği bir materyalden yapılmıştır. Üç bölümü vardır.
İçinde sıvı depolanabilen balon, idrar çıkış borusu çevresine yerleştirdiğimiz kaf olarak adlandırdığımız bölüm ve hastanın cihazı çalıştırabilmek için kullandığı bir kumanda düğmesinden oluşur.
Yapay sfinkter kimler için uygundur?
Yapay sfinkter erkek hastalarda kullanılır. Anatomik yapının erkeklerden farklı olması ve idrar kaçırma tedavisinde iyi sonuç veren başka yöntemler bulunması nedeniyle kadınlarda pek tercih edilmez.
Prostat kanseri, nadiren normal prostat büyümesi nedeniyle uygulanan ameliyatlarda idrar tutmayı sağlayan adelenin hasar görmesi olasıdır. Bu hastalarda idrar kaçırma şiddetli ve beklenen sürede gerileme sağlanamamışsa yapay sfinkter önerilebilir.
Bunun dışında bazı nörolojik alt üriner sistem işlev bozukluklarında da yapay sfinkter koyulabilir.
Sonuç olarak her hastaya değil, daha çok ileri düzeyde idrar kaçırması olan, belli bir süre konservatif yöntemlerle sonuç alınamayan hastalarda yapay sfinkteri önerebiliriz.
Yapay sfinkter nasıl çalışır? Kullanımı kolay mı?
Yapay sfinkteri yönetebilmek için hastanın ellerini kullanabilmesi şarttır. Ayrıca cihazı gerektiğinde kullanabılmesi için zihinsel olarak yeterli seviyede olması gerekir.
Mesane işlevinin cihaz takılmadan önce mutlaka incelenmelidir. İdrar çıkış borusunda (üretra) darlık varsa belirlenmeli ve tedavisi yapılmalıdır. Bunun dışındaki hastalarda yapay sfinkter uygulanabilir.
Nasıl çalıştığına gelince torbaya (skrotum) yerleştirilen bir kumanda düğmesi vardır. Bu düğmeye basıldığında, idrar çıkış borusu çevresine yerleştirdiğimiz kaf içindeki sıvı balona doğru hareket eder ve idrar çıkış borusu idrar geçişine izin verir.
Hasta idrarını yapar. Bir süre sonra sıvı kendiliğinden tekrar üretra çevresindeki kafa hareket eder ve idrar akışı ve kaçışı engellenir.
Yapay sfinkter ameliyatı nasıl yapılıyor?
Ameliyatta genellikle genel anesteziyi tercih ediyoruz. Yapay sfinkter 3 parçadan oluşmaktadır. Tüm parçalar 1 veya 2 kesi yapılarak takılabilir.
Kaf, üretra çevresine perine dediğimiz torba yani skrotum ile makat arasında kalan bölgeden takılabilir. Penis alt bölümünde penis kökünde idrar çıkış borusu üzerinden yapılan bir kesi de aynı amaçla kullanılabilir.
Balonu (su haznesi) idrar kesesinin yanına yerleştirebilmek için ilk yöntemde göbek altı kesi şarttır. İkinci yöntemde ise tek kesiden balonu da yerleştirmek mümkün olur.
Pompayı ise her iki testisin ortasına torbaya hastanın kolaylıkla ulaşabileceği şekilde yerleştirmek gerekir.
Son olarak sistem su ile doldurularak birbirine bağlanır. Tüm parçalar cilt ile kapalı olduğından dışardan gözükmez.
Ameliyat sonrası süreç nasıldır?
Ameliyattan sonra, hastanede kalış süresi genellikle bir gündür. Yapay sfinkter ameliyattan sonra deaktive yani çalışmaz şekilde bırakılır. İlk günlerde torbada hafif şişlik ve morluk olabilir.
Bu nedenle kullanım için dokuların ve kesilerin iyileşmesi beklenir. 4-6 hafta arasında bir süre kullanılamaz. Bu sürede hasta idrar kaçırmaya devam edecektir.
Başarı tanımı ve oranı nedir?
İdrar kaçırmanın tanımı ve başarı olarak neyi kabul ettiğiniz çok önemli. Genellikle %80’in üzerinde bir başarıdan bahsetmek mümkün. Şiddetli efor ile birkaç damla idrar kaçırmayı göz ardı edersek, bu oranlara ulaşmak mümkün. Bu sonuç hastanın hayat kalitesini oldukça arttıran bir durumdur.
Olası komplikasyonlar nelerdir?
Bütün protezlerde olduğu gibi burada da enfeksyon çok önemli bir komplikasyondur. Bizler cerrah olarak, operasyon sırasında ve sonrasında enfeksiyonu engellemek için gerekli önlemleri alıyoruz ancak yine de enfeksiyonla ilgili sorunlar çıkabilir.
Bunun dışında bu sistemin bir mekanik yapısı var. Suyun içinde dolaştığı ve 3 bölümü birbirine bağlayan borular sisteminden bahsediyoruz. Dolayısıyla mekanik bir sorun ortaya çıkabilir.
Bir de idrar çıkış borusunun çevresine yerleştirdiğimiz kaf ilgili uzun dönemde idrar çıkış borusunun incelmesi veya hasarlanması ile ilgili sorunların oluşması söz konusudur. Ancak bütün bu komplikasyon olasılıklarına rağmen oranlar oldukça düşüktür. Hastaların genelde memnun oldukları önemli bir tedavi seçeneğidir.
Prof. Dr. Oktay Demirkesen
1973-1980 yıllarında İstanbul Erkek Lisesi’nde ortaöğretimi bitirdikten sonra, 1981-1987 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini tamamladı.
1987–1988’de mecburi hizmetini yaptı ve İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başladı. 1993-1994 yıllarında Mainz Johannes Gutenberg Üniveritesi Üroloji Anabilim Dalı’nda Alman Akademik Değisim Kurumu’ndan (DAAD) burslu olarak 10 ay çalıştı. 1995 yılında üroloji uzmanı oldu.
1996-2002 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda başasistan, 2002-2008 aynı yerde doçent olarak çalıştı. Şubat 2008’den sonra yine aynı klinikte profesör olarak görev yaptı.
2005-2007 yıllarında Berlin Charite Üniversite Hastanesi’nde laparoskopi eğitimini tamamlamak için 3 ayrı ziyaret gerçekleştirdi.
İşlevsel Üroloji ve Kadın Ürolojisi ile Rekonstrüktif Üroloji akademik olarak ilgilendiği ve hasta pratiğinin önemli bir bölümünü oluşturan konular olarak öne çıkmaktadır.
Ürolojik Cerrahi Derneği, Kontinans Derneği (Yönetim Kurulu Üyesi), Türk Endoüroloji Derneği, Amerikan Üroloji Derneği (AUA-Uluslararası üye), Avrupa Üroloji Derneği (EAU-Aktif Üye), Avrupa Genitoüriner Rekonstrüksiyon Cerrahları (ESGURS) ve Uluslararası Kontinans Derneği (ICS) üyelikleri bulunmaktadır.
Çok sayıda uluslararası ve ulusal yayınları bulunmaktadır.