Mesane Ağrısı Sendromu
Mesane ağrısı sendromu veya interstisiyel sistit nedir ve neden oluşur?
Bilinen ismi İnterstisiyel Sistit olmakla birlikte, son yıllarda bu terim tercih edilmemektedir. Uluslararası ve konuyla ilgili bilimsel kuruluşlar çoğunlukla Mesane Ağrısı Sendromu tanımını tercih etmektedir.
Mesane Ağrısı Sendromu 6 aydan uzun süren, pelvik ağrı, basınç ve rahatsızlık hissine, ani sıkışma veya idrara çok sık gitme gibi en az bir alt üriner sistem yakınmasının eşlik ettiği klinik bir tanı.
Tanıya ulaşmak için bu semptomlara yol açabilecek diğer nedenlerin mutlaka dışlanması gerekir. Mesane Ağrısı Sendromu’nda, farklı nedenlerle oluşan uyarıların mesanede immünolojik-allerjik cevaplar oluşturması ve bunun mesane içini kaplayan mukoza diye adlandırdığımız dokunun hasarlanmasına neden olması şeklinde açıklanmaktadır.
Mesane ağrısı sendromunun görülme sıklığı nedir?
Bu konuda oranlar özellikle ülkelere göre çok değişkendir. Güncel bir çalışmaya göre yaklaşık %3 gibi bir oran belirlenmiştir. Yaş ile görülme sıklığı, yakınma tipi oranları ile hastalık tipi değişkenlik göstermektedir. Kadınlarda erkeklere nazaran 5 ile 10 kat fazla görülür.
Mesane ağrısı sendromu olan hastalarda vücudun başka bölümlerinde de ağrılar görülebilir mi?
Evet. Hastaların yaklaşık 4’te 3’ünde irritabl barsak sendromu ve vulvodina gibi diğer pelvik bölge ağrı sendromları ya da fibromyalji ve kronik yorgunluk sendromu gibi tüm vücudu ilgilendiren sendromlar görülebilir. Ayrıca otoimmun kaynaklı hastalıklarda bu hastalarda daha sıktır
Mesane ağrısı sendromu tanısı nasıl konur?
Tanı yöntemlerini hastalara uyarlayarak, benzer semptomlara yol açan olası nedenleri dışlamak çok önemlidir. Bu nedenle ilk aşamada ayrıntılı öykü alınması ve fizik muayene, idrar tetkikleri, sistoskopi yani endoskopik olarak mesane içine bakılması gerekmektedir. Hastaların işlevsel, duygusal, davranışsal ve cinsel yaşam dahil tüm hayat kalitesi özelliklerini de bilmemiz çok önemlidir.
Mesane ağrısı sendromu tedavi prensipleri nelerdir?
Kişiselleştirilmiş, basamaklı ve gereğinde farklı yöntemlerin birada uygulandığı bir tedavi yaklaşımı tercih edilir. Birçok sistemi ilgilendiren yakınmalar tabloya eşlik ettiğinden farklı uzmanlık alanlarının birlikte yaklaşımı gerekli olabilir.
Yaşam tarzı değişiklikleri, ağızdan ilaç tedavileri, mesanenin endoskopi sırasında sıvı ile şişirilerek bir süre baskıya maruz bırakılması, mesane içine verilen ilaçlar, mesaneye botilinum toksini yani botox enjekte edilmesi, sinir uyarılma teknikleri, gereğinde radikal ameliyatlar, ağrı kesiciler, pelvik taban rehabilitasyon teknıkleri önerilebilecek tedavi seçenekleri arasındadır.
Prof. Dr. Oktay Demirkesen
1973-1980 yıllarında İstanbul Erkek Lisesi’nde ortaöğretimi bitirdikten sonra, 1981-1987 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini tamamladı.
1987–1988’de mecburi hizmetini yaptı ve İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başladı. 1993-1994 yıllarında Mainz Johannes Gutenberg Üniveritesi Üroloji Anabilim Dalı’nda Alman Akademik Değisim Kurumu’ndan (DAAD) burslu olarak 10 ay çalıştı. 1995 yılında üroloji uzmanı oldu.
1996-2002 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda başasistan, 2002-2008 aynı yerde doçent olarak çalıştı. Şubat 2008’den sonra yine aynı klinikte profesör olarak görev yaptı.
2005-2007 yıllarında Berlin Charite Üniversite Hastanesi’nde laparoskopi eğitimini tamamlamak için 3 ayrı ziyaret gerçekleştirdi.
İşlevsel Üroloji ve Kadın Ürolojisi ile Rekonstrüktif Üroloji akademik olarak ilgilendiği ve hasta pratiğinin önemli bir bölümünü oluşturan konular olarak öne çıkmaktadır.
Ürolojik Cerrahi Derneği, Kontinans Derneği (Yönetim Kurulu Üyesi), Türk Endoüroloji Derneği, Amerikan Üroloji Derneği (AUA-Uluslararası üye), Avrupa Üroloji Derneği (EAU-Aktif Üye), Avrupa Genitoüriner Rekonstrüksiyon Cerrahları (ESGURS) ve Uluslararası Kontinans Derneği (ICS) üyelikleri bulunmaktadır.
Çok sayıda uluslararası ve ulusal yayınları bulunmaktadır.